Son Yılların En Tehlikeli Virüsü : HPV !
Human Papilloma Virus (HPV), servikal kanserin gelişiminde en önemli etyolojik ajandır. Yapılan çalışmalarda serviks kanseri (rahim ağzı kanseri) olgularının %99’unun HPV’nin bazı tiplerinden kaynaklandığı saptanmıştır. HPV enfeksiyonu cinsel yolla bulaştığından, cinsel aktif her kadın ya da erkek HPV enfeksiyonu geçirebilir. 15-49 yaş arasındaki her 4 kişiden 3’ünün hayatının herhangi bir döneminde HPV enfeksiyonu geçirdiği bildirilmiştir.
HPV, cinsel yolla bulaşan virüslerin başında gelir. HPV’nin bulaşması için mutlaka tam bir cinsel ilişki olması gerekmez, enfekte bölgelerin birbiri ile kısa süreli teması bile bulaşması için yeterlidir. Yavaş üreyen bu virüsün latent dönemi 9-12 aydır, ancak herhangi bir lezyonun görülmediği bu dönemde de hastalık cinsel yolla bulaştırılabilir. Aktif genital lezyonların bulunduğu durumlarda bulaşıcılık çok yüksektir.
Human Papilloma Virus (HPV) insanda siğil oluşumuna neden olur. HPV’nin insana geçen 50’den fazla tipi vardır, bir kısmı cinsel yolla bulaşmaktadır ve genital bölgede condyloma acuminatum (kondilom) adı verilen siğil şeklinde kitlelerin oluşumuna neden olur. Cinsel yolla bulaşan HPV tiplerinin %15’i karsinojeniktir.
HPV’li kişi çoğu zaman enfekte olduğunun farkında değildir. Enfeksiyon yıllarca bulgu vermeyebilir, her zaman genital siğillere sebep olmaz. Bu nedenle genital bölgede siğil bulunmaması kişinin virüsü taşımadığı anlamına gelmez.HPV’nin kanserle ilişkili olan onkojenik tipleri kadınlarda servikal kansere neden olabilir.
HPV küçük, sirküler, çift sarmallı bir DNA virüsü olup, papovaviridae ailesine aittir. HPV’nin 200’den
fazla tipi tanımlanmış ve bunlardan 40 tanesinin genital kanalı enfekte ettiği bilinmektedir.Düşük onkojenik riskli HPV tipleri: 6, 11, 42, 43, 44, 54, 61, 70, 72, 81 olup,
Yüksek riskli HPV tipleri: 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68, 73, 82’den oluşmaktadır.
Düşük riskli gruplar daha çok siğil dediğimiz anogenital kondilomlara ve düşük grade skuamoz intraepitelyal lezyonlara (LGSIL) yol açarken, yüksek riskli gruplar anogenital kanserleri oluşturmakta ve servikal kanserlerin %99.7’sinde saptanmaktadır.
Onkojenik HPV tipleri içinde 16 ve 18 servikal intraepitelyal neoplazilerin (CIN) %52’sinden ve servikal kanserlerin ise %77’sinden sorumlu iken, HPV 6 ve 11 ise anogenital kondilomların %90’ından sorumludur.
İnfeksiyonun girişi genellikle sürtünmeye bağlı zedelenmiş deri aracılığı ile gerçekleşir. Prezervatif kullanımı geçişi bir miktar azaltsa da tamamen koruyucu değildir.
Genital siğiller, sıklıkla daha önceden enfekte olmuş partnerle korunmasız cinsel ilişki sonrasında ortaya çıkar, hem kadında hem de erkekte genital bölgede karnıbahar görünümünde tek bir bölgede veya yaygın dağılımlı, topluiğne başından bazen 5 cm (bazen 15-20 cm. çaplı olabilir) büyüklüğe kadar erişebilen ağrısız kitlelerdir. En sıklıkla aktif cinsel yaşlar olan 18-25 yaş arasında gözlenir. Kondilom’lar kadınlarda en sık vulva (dış genital), anus (makad çevresi), vajen ve serviks (rahim ağzı) bölgelerinde, erkeklerde ise penisde ve kasık bölgesindedir. Siğiller kişilerde görüntü olarak sıkıntı yaratmakla birlikte, ağrı, kanama ve kaşıntı gibi şikayetleri de beraberinde getirebilir. Bu lezyonlar cinsel partnere bulaştırılmasının engellenmesi ve yarattığı şikayetler nedeniyle tedavi edilmelidir.
Tedavide: Cerrahi olarak çıkartma, Elektrokoterizasyon (yakma), Kriyoterapi (dondurma), CO2 lazer ablasyonu, kimyasal destrüksiyon (biklorasetik asit, triklorasetik asit, podofilin, podofilotoksin) uygulanabilir. Ancakkoter ile tedavi HPV odakların yakılması bu gün kabul gören en geçerli tedavi yöntemidir. Özellikle dış genital genital bölgedeki kondilomların yok edilmesi için idealdir. Genellikle tek seferde tüm odaklar yok edilebilir. Tedavi süreci kısadır. Kimyasal yöntemler sağlıklı ciltte tahriş etkisine sahip maddelerdir, inflamasyon, erozyon, ağrı ve ülserasyon oluşabilir. Hastanın kendisinin uygulaması oldukça zordur, sağlıklı deriye dokunulduğunda burada da harabiyet meydana getirecektir. Ayrıca günlerce ve tekrarlayan uygulamaları gerektiren uzun bir tedavi seçeneğidir.
Siğiller yakma, dondurma ve diğer tedavilerin sonrasında hayatın belirli dönemlerinde tekrarlama şansına sahiptir. Sebebi zaman zaman çeşitli nedenlerle vücudun immün (bağışıklık) sisteminin düşmesi halinde viral enfeksiyonun yeniden aktive olmasından kaynaklanır.
Serviks Kanseri (rahim ağzı kanseri), dünyada kadın kanserleri arasında meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür. En sık 35-55 yaşlarındaki kadınlarda görülmektedir. WHO verilerine göre her yıl dünyada yaklaşık 493.000 servikal kanser olgusu görülmekte ve bunların yaklaşık 270.000’i ölümle sonuçlanmaktadır. Bu ölümlerin %80’den fazlası ise yeterli tarama programlarının bulunmayışı nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde görülür. Ancak servikal sitoloji ve taramalara (pap smear) önem verilmesiyle bu oranlar hızla aşağı çekilmektedir.
Cinsel olarak aktif olan ya da 18 yaşındaki tüm kadınlarda yıllık pap smear testi ve jinekolojik muayene önerilmektedir. Pap Smear testi %20 yanlış negatif sonuç verebilir, bu nedenle enfeksiyon varsa uygun antibiotik tedavisi ardından tekrar smear alınıp değerlendirilmelidir.
Servikal displazisi olan hastalarda lezyonun derinliği ve genişliği ile yayılımının saptanması amacıyla “Kolposkopi” yapılmalıdır.Kolposkop, serviksin yani rahim ağzının 6-40 kat büyütülerek incelenmesini sağlar.
Özet olarak düzenli jinekolojik muayene ve pap smear yapılmalıdır. Siğillerden biopsi alınıp HPV tip tayini istenebilir. Tedavide jinekoloğunuzun uygun gördüğü tedavi şekliyle düzenli olarak kontroller ihmal edilmemelidir.
HPV cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğundan bu konuda genel önlemlerin alınması gerekir. Ancak HPV’nin bulaştırıcılığı o kadar yüksektir ki, şüpheli ilişkilerde kondom kullanılması bile enfeksiyondan korumayabilir. Cinsel temas esnasında erkek genital bölgesinin prezervatifle korunmayan kısımlarından kadına ya da erkeğe bulaşma söz konusu olabilir. Bu yüzden bariz kondilom lezyonları olanlarla cinsel ilişkiye girmemek çok önemlidir.
Günümüzde kullanılan kuadrivalan HPV aşıları iyi tolere edilmektedir, aşılar yüksek oranda immünojeniktir ve sonuç olarak yüksek antikor titrelerini sağlamaktadır.
Gardasil® kuadrivalan aşıdır ve HPV 16, 18, 6 ve 11’e karşı %100 koruyucudur. CIN ve serviks kanserinin önlenmesinden başka, özellikle genç kadınlarda genital bölgede izlenen kondiloma akkuminatum lezyonlarınında önlenmesini amaçlamaktadır.
HPV’e karşı aşılamanın 11 yaşından itibaren tüm kız çocuklara rutin yapılması önerilmektedir. Henüz cinsel yönden aktif olmamış kızların aşılamadan tam yarar sağlaması beklendiğinden 26 yaşına kadar yapılması önerilir. 26 yaşından büyük ve cinsel yönden aktif kadınlara uygulandığında genel aşı etkinliği daha düşük olabilecekse de bu yaş grubundaki kadınların da aşılamadan en azından kısmi yarar sağlayacağı düşünülmektedir. Gebe kadınlara uygulanmaz ancak inaktif aşı olduğundan lohusalık döneminde yapılabilir.
Aşı 3 doz halinde kas içine yapılır. Aşı yapılsa dahi tarama programları devam ettirilmelidir.